Tekrardan yazmaya başladım aslında kendimde yazacak güç bulamıyorum.yani yazmak güçlü bir eylem o kadar güçlü değilim. Neler neler oldu anlatamam yani artık anlatmak istemiyorum.herkese oluyor galiba aynı şeyler. bir avuç fıstığımı aldım biramla girdim buraya,. unutmak ve hatırlayabileceğim kadar güzel şeyler yaşamamak için kendimi sınırlandırmaya başladım.Kierkegaard ın bahsettiği gibi bir eylemi hatırlayıp ondan zevk almak tekrardan o eyleme benzer başka şeyler yaşarken alınan hazı azaltıyor. Profesyonel bir unutucu olma yolunda sağlam adımlarla ilerlediğimi yazdığım esnada bir yudum daha aldım gazı hafif kaçmış biramdan, anladım artık minör ya da majör her neyse depresyondan profesyonel bir şekilde kurtuluyorum.. SKAL NAZDROVYA CHEERS ŞEREFE
Yine de bazı değişikliklerden bahsetmek istiyorum naçizane ve saygısızca olan fikirlerimle. Artık doğduğum şehirdeyim bir o kadar yalnız ve özgür hissetmenin keyfini çıkarıyorum.Aklımın tozlu yerlerinde kalmış bazı nitelikten sayılmayan özelliklerinin tekrar dışarı çıkmasını bekliyorum. Filizlenen yeni düşünceler bile umut hakkında düşünmemi engellemeye yetiyor. Her şeyin en doruğunu yaşamanın hayatın genel gayesi olduğunu düşünmemin verdiği toyluğun bedelini unutmakla ödemeye çalıştığım günlerde iyi gelen bir şey varsa özgürlüğümü hissetmem daha da önemlisi bir bar taburesinde ikinci sınıf bir yazar gibi hissettiken ertesi gün normal bir şekilde hayatıma devam edebilmem. Özgürlüğün peşinden koşanlar gerçeklerden kaçmazlar gerçekleri sevmeyi öğreniler. falan filan işte yıldız kaydı gök gürledi ırmak aktı ben dayanamadım çeşme suyu içtim üç gündür ishalim.
Yeni işlere başlamak lazım ben demiyorum başkası diyor: "Bir başkasının çıkardığıdır giydiğimiz bu hırka." Artık yazmayı düşünüyorum kaygı amacı gütmeden, ana, bacıyı karıştırmadan. Freud bugün yaşasa Jeff Buckley dinlemezdi Drake dinlerdi bence, bu da ayrı bi konu yarın biraz daha fıstık almam lazım kavrulmuş olsa jilet gibi gider. Bu arada annenizi üzmeyin lan.
galiba bir de şarkı koyuyordum eskiden al.
https://www.youtube.com/watch?v=vntKfojX5es
Sözün bittiği yer...
Böyle içimden geldiğince.
5 Eylül 2018 Çarşamba
8 Eylül 2015 Salı
Yeni Şeylere Giriş
İntihar başkaldırının mantıksal sonucu değildir. Albert Camus
Evet sevgili okurlar yada girip geri çıkanlar ben size bu blogda bir şey vaat etmedim genel olarak ben vaat etmem YAPARIM diye gayet bürokratik konu dışı gireyim hemen ki bu çocuk aklından intihar geçiriyor demeyin. Çok fazla olay geçti başımdan yazmadığım süre boyunca pek küskün kaldım yazmaya neden yazayım ki dedim herkesin böyle anları olur bana da denk geldi. Bir şeyler geçti ve bir şeyler başlıyor. Ve görüyorum ki bir şeylerin başlaması için bir şeyler bitiyor.
Sevgili okurlar. Hayatı yaşanılabilir kılan nedir? Neden yaşama gereği duyarız? Bu soruların cevabını zihnimde bir yerlere yerleştiriyorum güzelce ve bana göre nasıl bir yerleri yaşanılabilir kılan insanlarsa hayatın genel olarak yaşanılabilir kılan en önemli etkeni de insanlardır. Eğer kendinizle bu olmayacaksa başka insanlardır. Ve fark ettiğim şey eğer başka biri için devam etme gücünü bulursanız kendiniz için de elinizden geleni yapıyorsunuz. Gerçekten ne olduğunuzu sizden çok değer verdiğiniz insan aracılığıyla siz buluyorsunuz. Dershanede hümanist felsefe hocası (ki felsefe hocası ne amk felsefe tarihi doğrusu) zamanında kendini tanıyabilen bir insan yoktur demiş ona çıkışmıştım ben tanıyorum hojam diye şöyle böyle kendimi anlattım hoca pek bir tepki veremedi haliyle. Yanılmışım salak hümanist felsefe hojam yanılmışım gerçekten kendimi kendimle tanımıyorum. Yani tatlı okurlar insan bir şeylere verdiği değer kadar değerlidir. Bir şeylere yeniden başlamak gerektiğini fark ediyorum. İlk defa kendimi bu kadar net görüyorum.
Sevgili okurlar eğer bir şeyler ters gidiyorsa bir insana değer vermeyi deneyin ve ne olduğunuzu nereye gitmek istediğinizi sorgulayın. Yeni bir başlangıç yapmak korkulacak bir şey değildir. Belki bir risktir ama zaten sıçmışsınız bez bağlayanınız yoksa bu riske girilir. Düz ovada yağmurdan kaçılmaz göte giren şemsiye açılmaz.
Evet sevgili okurlar yada girip geri çıkanlar ben size bu blogda bir şey vaat etmedim genel olarak ben vaat etmem YAPARIM diye gayet bürokratik konu dışı gireyim hemen ki bu çocuk aklından intihar geçiriyor demeyin. Çok fazla olay geçti başımdan yazmadığım süre boyunca pek küskün kaldım yazmaya neden yazayım ki dedim herkesin böyle anları olur bana da denk geldi. Bir şeyler geçti ve bir şeyler başlıyor. Ve görüyorum ki bir şeylerin başlaması için bir şeyler bitiyor.
Sevgili okurlar. Hayatı yaşanılabilir kılan nedir? Neden yaşama gereği duyarız? Bu soruların cevabını zihnimde bir yerlere yerleştiriyorum güzelce ve bana göre nasıl bir yerleri yaşanılabilir kılan insanlarsa hayatın genel olarak yaşanılabilir kılan en önemli etkeni de insanlardır. Eğer kendinizle bu olmayacaksa başka insanlardır. Ve fark ettiğim şey eğer başka biri için devam etme gücünü bulursanız kendiniz için de elinizden geleni yapıyorsunuz. Gerçekten ne olduğunuzu sizden çok değer verdiğiniz insan aracılığıyla siz buluyorsunuz. Dershanede hümanist felsefe hocası (ki felsefe hocası ne amk felsefe tarihi doğrusu) zamanında kendini tanıyabilen bir insan yoktur demiş ona çıkışmıştım ben tanıyorum hojam diye şöyle böyle kendimi anlattım hoca pek bir tepki veremedi haliyle. Yanılmışım salak hümanist felsefe hojam yanılmışım gerçekten kendimi kendimle tanımıyorum. Yani tatlı okurlar insan bir şeylere verdiği değer kadar değerlidir. Bir şeylere yeniden başlamak gerektiğini fark ediyorum. İlk defa kendimi bu kadar net görüyorum.
Sevgili okurlar eğer bir şeyler ters gidiyorsa bir insana değer vermeyi deneyin ve ne olduğunuzu nereye gitmek istediğinizi sorgulayın. Yeni bir başlangıç yapmak korkulacak bir şey değildir. Belki bir risktir ama zaten sıçmışsınız bez bağlayanınız yoksa bu riske girilir. Düz ovada yağmurdan kaçılmaz göte giren şemsiye açılmaz.
17 Temmuz 2015 Cuma
Komşu Çocuğu: Yalnızlık
Selamlar efendim. Uzun bir aradan sonra tekrar burada size iki üç beş ağzıma ne gelirse söylemek niyetindeyim. öncelikle şuraya tıklayarak size önerdiğim bonus şarkıyı dinleyerek bunu okuyabilir baklava ayran dabılı; yağmur, kahve, cigara triosu gibi şarkıyla metni götürebilirsiniz. Öncelikle kendimi siyah puntoyla siyah fona yazılmış bir hale sokmam gerekti yazmam için. Başıma gelen fevkalade olaylar zinciri benim bu pozisyona girmemi engelledi. Neyse ben size anlamadığım bir husustan bahsedeceğim. Bugün öğrendim ki depresyona giren insanlar günlük ortalama 68 depresyona girmeye hak kazanamayan insanlar 17 dakika harcıyorlarmış telefonda. bunu söylemeye gerek yok arkadaşlar biz modern dünyanın depresif asi fakat eylem için içinde güç bulamayan, çok da büyük savaşı olmayan sikkafalı bireyleriyiz.
Anlatmak istediğim mevzu bu değil evet aq depresyondayız dediğinizi duyar gibiyim.Ben yalnız kalmaktan bahsedeceğim.Nasıl kabul edersiniz yalnız kalmayı aklım almıyor yalnızlık dediğimiz şey zorla bilgisayar oynamak isteyen komşu çocuğu gibi pis bişi. BENİ çileden çıkaran şey şu insanlar gerçekten yalnız kalınca nasıl rahat ediyorlar nasıl akıllarını kurcalayan bin bir düşünce gelip geçmiyor zihinlerinden ve o insanı kahretmiyor bu düşünceler. Bakın şimdi aklınızı sevdiklerim yalnız kalmak müzik dinlemek, kitap okumak değildir bunlar sığınaktır, yalnızlık kaçışı için. Bilumum sosyal medya mecraları, internet, filmler bunlarda hep sığınaktır bir aldatmaca bir maskedir gerçeğin önünce nakışlı kırmızı balayı perdesidir. Hatta iş hayatı meslek para gibi şeyler bunlara dahildir. Maslow bok yesin arkadaşlar ihtiyaçlar hiyerarşisini yeniden tanımlıyorum ve her basamağın genel adına yalnızlıktan kurtulmak koyuyorum. İtirazı olan varsa gelsin beni inandırsın.
Şimdi gelip bana yalnızlığı övmeyin ölü sevici misiniz lan başıma? Yalnızlık ölmek demektir. Mutlak yalnızlık ölümdür; aslında ondan korkarız ölümden, yalnızlıktan hani şey vardı ya cehennem acı çektiğimiz yer değildir acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir. Bak bundan korkarız diğer tarafta twitter falam yok mecbursun yalnızlığa. Yani demem o ki arkadaşlar el-alem sizi zker benim gibi uyarmaz. Benden demesi şu yalnızlığınıza bir çare bulun gidin birini sevin..
Anlatmak istediğim mevzu bu değil evet aq depresyondayız dediğinizi duyar gibiyim.Ben yalnız kalmaktan bahsedeceğim.Nasıl kabul edersiniz yalnız kalmayı aklım almıyor yalnızlık dediğimiz şey zorla bilgisayar oynamak isteyen komşu çocuğu gibi pis bişi. BENİ çileden çıkaran şey şu insanlar gerçekten yalnız kalınca nasıl rahat ediyorlar nasıl akıllarını kurcalayan bin bir düşünce gelip geçmiyor zihinlerinden ve o insanı kahretmiyor bu düşünceler. Bakın şimdi aklınızı sevdiklerim yalnız kalmak müzik dinlemek, kitap okumak değildir bunlar sığınaktır, yalnızlık kaçışı için. Bilumum sosyal medya mecraları, internet, filmler bunlarda hep sığınaktır bir aldatmaca bir maskedir gerçeğin önünce nakışlı kırmızı balayı perdesidir. Hatta iş hayatı meslek para gibi şeyler bunlara dahildir. Maslow bok yesin arkadaşlar ihtiyaçlar hiyerarşisini yeniden tanımlıyorum ve her basamağın genel adına yalnızlıktan kurtulmak koyuyorum. İtirazı olan varsa gelsin beni inandırsın.
Şimdi gelip bana yalnızlığı övmeyin ölü sevici misiniz lan başıma? Yalnızlık ölmek demektir. Mutlak yalnızlık ölümdür; aslında ondan korkarız ölümden, yalnızlıktan hani şey vardı ya cehennem acı çektiğimiz yer değildir acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir. Bak bundan korkarız diğer tarafta twitter falam yok mecbursun yalnızlığa. Yani demem o ki arkadaşlar el-alem sizi zker benim gibi uyarmaz. Benden demesi şu yalnızlığınıza bir çare bulun gidin birini sevin..
13 Şubat 2015 Cuma
Düşünerek Yaşa
Cocukluguma ait zamanlarda bir soz duymustum; ''Dusunme yaşa'' diye. Anlam verememistim haliyle. İnsan dusunmeden yasayabilir miydi ki? Dusunmeden adim atmak, kalem tutmak, yapmak, etmek yani yasamak mumkun muydu? Dusunmeden yasanir mi hala bilemiyorum ama birkac yildir ve son yarim saattir anladigim uzere ''dusunmekten yasayamamak'' gibi bir durum var. Hatta bu durumun ben de fazlasiyla tesiri var.
2 saattir ders dinlemem gerek diye dusunmekten dersi dinleyemiyorum. Sanirim bunu dusunmenin yaninda baska bircok sey de dusunmekteyim. 2 saattir hocaya bakiyorum ama sorsan neden bahsettigini anlatamam. Bir kitapta okumustum; ''İnsan bedenen bulundugu yerde degil zihnen daldigi yerde vardir'' diyordu yazar. Dersi dinlemeliyim diye dusundugum her an sinifta bedenen vardim ancak zihnen nerde vardim hatta var miydim bilemiyorum.
Bu yil bir yegenim oldu. Vay be dedim. Sen de mi katildin insanliga kucuk. Hos geldin, sefa geldin. Umarim guzelliklerle dolu bir omur gecirirsin. Bir suru iyi temennide bulundum. Daha genciz guya ama yaslandik dedim. Huzunlendim, korktum. Dusundum bir sure, kafa yordum. Teyzemi arayayim birgun de ziyarete gideyim diye de dusundum tabi. Lakin dusunmekle o kadar mesguldum ki bu isi daha rahat bir vakte ertelemek istedim. Evet o gunden bugune 1 ay gecti ve ben dersten once teyzemi arayip ne kadar ayip ettigimle alakali uzuuunca bir konusma yaptim. Essektim, akilsizdim. sen beni hep ariyordun da ben niye boyle yaptimdi vs... Gecelim bunu.
Gecen haftadan beri buraya bir seyler karalamak niyetindeyim. İcraat asamasina gecemedim. Madem dersten de hocadan da fayda yok, karalayamiyorsam da klavyeleyim dedim.
Yani ben ne yapmisim? En sevdigim iki eylem arasinda ezilmis kalmisim. Dusunmeyi (eylem mi ki bu? ) sirtima kambur almisim. Dinlemeyi, aramayi, yazmayi, yasamayi cayira salmisim. İyi olmus guzel de olmus!
İste dusunme yasa sozunun anlamini idrak edip-dusunmeye basladigimdan beri bu sozu yaşama evresine gecemedigimi de idrak ettim. Yasamamaktan kastim ex olmak degil elbet. Kastim, hayati eziyet halinde surdurmeye calismak. Tavsiye edilmez. Bunu evde de sokakta da denemeyiniz. Ki dusunmeden yasamanin heveslisi degilim. Dusunerek yasayabilmenin derdindeyim. Olur belki birgun...
Yanimdaki genclik dersle ilgili muhabbetler donduruyor. Soyledikleri bi iki kelimeyi hoca da soylemisti. Eminim.
Dun bir arkadasimi aramayi dusunmustum. Ders bittigine gore daha fazla dusunmeden arasam iyi olacak. Yoksa 1 ay sonraya kim ölee kim kalaa.
2 saattir ders dinlemem gerek diye dusunmekten dersi dinleyemiyorum. Sanirim bunu dusunmenin yaninda baska bircok sey de dusunmekteyim. 2 saattir hocaya bakiyorum ama sorsan neden bahsettigini anlatamam. Bir kitapta okumustum; ''İnsan bedenen bulundugu yerde degil zihnen daldigi yerde vardir'' diyordu yazar. Dersi dinlemeliyim diye dusundugum her an sinifta bedenen vardim ancak zihnen nerde vardim hatta var miydim bilemiyorum.
Bu yil bir yegenim oldu. Vay be dedim. Sen de mi katildin insanliga kucuk. Hos geldin, sefa geldin. Umarim guzelliklerle dolu bir omur gecirirsin. Bir suru iyi temennide bulundum. Daha genciz guya ama yaslandik dedim. Huzunlendim, korktum. Dusundum bir sure, kafa yordum. Teyzemi arayayim birgun de ziyarete gideyim diye de dusundum tabi. Lakin dusunmekle o kadar mesguldum ki bu isi daha rahat bir vakte ertelemek istedim. Evet o gunden bugune 1 ay gecti ve ben dersten once teyzemi arayip ne kadar ayip ettigimle alakali uzuuunca bir konusma yaptim. Essektim, akilsizdim. sen beni hep ariyordun da ben niye boyle yaptimdi vs... Gecelim bunu.
Gecen haftadan beri buraya bir seyler karalamak niyetindeyim. İcraat asamasina gecemedim. Madem dersten de hocadan da fayda yok, karalayamiyorsam da klavyeleyim dedim.
Yani ben ne yapmisim? En sevdigim iki eylem arasinda ezilmis kalmisim. Dusunmeyi (eylem mi ki bu? ) sirtima kambur almisim. Dinlemeyi, aramayi, yazmayi, yasamayi cayira salmisim. İyi olmus guzel de olmus!
İste dusunme yasa sozunun anlamini idrak edip-dusunmeye basladigimdan beri bu sozu yaşama evresine gecemedigimi de idrak ettim. Yasamamaktan kastim ex olmak degil elbet. Kastim, hayati eziyet halinde surdurmeye calismak. Tavsiye edilmez. Bunu evde de sokakta da denemeyiniz. Ki dusunmeden yasamanin heveslisi degilim. Dusunerek yasayabilmenin derdindeyim. Olur belki birgun...
Yanimdaki genclik dersle ilgili muhabbetler donduruyor. Soyledikleri bi iki kelimeyi hoca da soylemisti. Eminim.
Dun bir arkadasimi aramayi dusunmustum. Ders bittigine gore daha fazla dusunmeden arasam iyi olacak. Yoksa 1 ay sonraya kim ölee kim kalaa.
9 Şubat 2015 Pazartesi
YEP YENİ YAZARLAR
DUYURU AMAÇLI BİR GİRDİ:
scratuan
Sevgili okurlarımız iki yeni kadın yazar bloğa dahil olmuştur.
tezenescratuan
Feminem bir bakış açısı her ortama yakışır ve şarttır. Kendilerine katıldıkları için teşekkür eder güzel şeyler yazmalarını dilerim. Etiket sistemini de değiştiriyoruz. Mesela sadece tezene nin yazdıklarını okumak istiyorsanız sağdaki navbarda etiketlerde yazan tezeneye tıklamanız yeterli olacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)