Rüya
Düşümde bir kedi ile konuşuyordum. Kediye her şeyi anlatıyordum. Hiç olmadığım kadar rahat ve tüm sorunlarımı bilir bir tonda sakince anlatıyordum kediye. Ben bir sekoya ağacının üzerinde oturuyordum. Kedi ise tam da karşımda havada duruyordu. Sağ ayağımdaki izin nasıl olduğunu, hayatımı nasıl satın aldığımı, o golü nasıl attığımı, anneannemi özlediğimi, saat kulelerinin aslında uzay mekikleri olduğunu, denizin içinden giden bir gizli yol bulduğumu fakat he
nüz cesaret edip içine giremediğimi, sol gözümün aslen bir gözetleme kulesi olduğunu, sağ gözümün de nöbetçi olduğunu anlatıyordum kediye. Kedi bana arada “mırrr” diyordu. Ben anlıyordum kedi bana “Devam et” diyordu. Ben de devam ediyordum. O sırada arkadan kediye yaklaşan bir Rus gördümse de pek paniklemedim. Kediyi tedirgin etmeyeyim diyerekten ona türlü şaklabanlıklar yaptım. Kedi geldi kucağıma oturdu. “Sev beni, okşa” dedi mırlayarak. Sekoya birden bir Bonzai oldu ve biz yere indik. Rusun arkasından bir Greenpeace üyesi gözüktü belli belirsiz. Elinde bir papatya, kafasında da bir gaz maskesi vardı. Ve çok coşkulu, potansiyel bir sessizliğe sahipti. O sırada 2 adam belirdi. Milliyetlerini anlayamamıştım. Bu güzel Rus kızını birden havaya kaldırıp yere indirdiler, yıllardır onu bekliyorlardı sanki. Üzerinde ne varsa yırttılar. Rus kız çırılçıplak kalmıştı. Sırt üstü yatırdılar ve tecavüz etmeye başladılar. Kız Rusça ağlıyordu. Adamlar Rusça olmayan dillerde zevk alıyordu. Greenpeace üyesi derhal kendisini adamlara zincirledi zira Rus kızı yatırdıkları çimenlikteki çimleri eziyorlardı. Slogan atıyordu Greenpeacece. “Çimlere ezeni biz de ezeriz” diye. Rus kız sevinmişti belki de kurtulacaktı “Yuh ulan sana be Greenpeace” diyerek bir heyecan ayağa kalkınca ben, munis kedi fırladı gitti kucağımdan. Kaçtı. “Dur” dedim durmadı, “Kedi” dedim tınmadı. O kadar sinirlenmiştim ki “ Ulan ben şimdi kime anlatacağım lan derdimi ha ?” dedim birden Türkçe lisanında. Adamlar bana Türkçe olmayan bir şekilde baktılar. Greenpeace üyesi zincirlerini kontrol etti. Rus kızı yine sevinmişti, bu kez beni görünce. O sırada bir yağmur başladı diyeceğim ama yağmur damlaları dinozor embriyosu şeklinde. Nasıl sağanak ama! Zıp zıp ortalık dinozor doldu. O sırada uyandım işte … Ya sen neler yaptın?